Astare şa

4 readers
1 users here now

Anti kapitalist Anti faşist Anti sömürgeci Anti mülkiyetçi ekolojist

founded 5 months ago
MODERATORS
401
 
 
402
 
 

"Birinci yalandan sonra, tüm gerçekler şüphelidir. İkinci yalandan sonra, tüm şüpheler gerçektir. Unutma, balık yemle insan yeminle kandırılır. "

Antoine de Saint-Exupéry

403
404
 
 
405
 
 
406
 
 

"Bir kez töreler yerleşip kör inançlar kökleşti mi artık onları düzeltmeye kalkışmak hem tehlikeli hem boşunadır. Halk, ortadan kaldırmak için bile olsa, dertlerine kimsenin dokunmasını istemez."

Jean-Jacques Rousseau

407
 
 
408
 
 

"Eğer demokrasiden hem bölünmüş olmayan hem de hiyerarşik biçimde, sınıflar halinde düzenlenmemiş bir halkın iktidara fiilen sahip olması anlaşılıyorsa, demokrasiden çok uzak olduğumuz gayet açık. Bir sınıf diktatörlüğü rejiminde, kendi isteklerini şiddet yoluyla dayatan (bu şiddetin araçlarının kurumsal ve anayasaya uygun olmasının önemi yoktur) bir sınıf iktidarı rejiminde yaşamakta olduğumuz son derece açık; bu yüzden de bizim demokrasiyle uzaktan yakından alakamız yok."

Michel Foucault

409
 
 
410
1
Diyojen (lemmy.world)
submitted 3 months ago by astaresiya to c/bover
 
 
411
 
 
412
413
 
 

“Oy toplamasını bilen herkesin, devleti idare edebileceği zannedilir. Demokrasi bir eğitim işidir. Eğitimsiz kitlerle demokrasiye geçilirse oligarşi olur. Devam edilirse demagoglar türer. Demagoglardan da diktatörler çıkar.”

—Platon

414
415
 
 
416
2
..... (lemmy.world)
submitted 3 months ago by astaresiya to c/bover
 
 
417
 
 

Kadınlar yirmili yaşlarına gelmeden önce bin kez ölmüşlerdir. Şu ya da bu yöne gitmişler ve engellenmişlerdir. Engellenmiş umutları ve düşleri de vardır. Aksini söyleyen hala uykudadır.

Clarissa P. Estes

418
 
 
419
 
 

"Görenekleri izledikçe robot gibi davranırız, toplumun ya da topluluğun izdüşümünde yaşarız. Ama toplum ya da topluluk ne insani ne de insanüstü bir şeydir, yalnızca salt göreneklerin mekanizmasıyla etkili olur, kimsenin sorumlu ve bilinçli yaratıcı öznesi olmadığı göreneklerin. 'Toplumsal yaşam ya da topluluk yaşantısı' göreneklerden ibaret olduğuna göre de, insani bir yaşam değildir, doğa ile insan arasında bir şeydir, bir yan-doğadır ve tıpkı doğa gibi akıldışı, mekanik ve ezicidir. 'Topluluk ruhu' diye bir şey yoktur. Toplum, topluluk, koskoca bir ruhsuzluktur, çünkü doğalaşmış, mekanikleşmiş, neredeyse mineralleşmiş insanlıktır. Bu nedenle, toplumun toplumsal 'dünya' diye anılması yerindedir. Gerçekten de insan kendini 'insanlık'tan çok, 'insanlıkdışı ortam' içinde bulur."

José Ortega Y Gasset

420
2
Jiddu Krishnamurti (lemmy.world)
submitted 3 months ago by astaresiya to c/bover
 
 

"Toplum öyle uyanık, keskin zekâlı, isyancı kimseleri onaylamıyor. Çünkü böyleleri toplumun yerleşik düzenine uyum sağlayamıyorlar.
Onlar bu düzeni bozma eğiliminde olabiliyorlar. İşte bunun için toplum sizin zihninizi kendi modeline göre yoğurmak istiyor. Sözümona eğitim adı verilen şey sizi uymaya, belli yolları izlemeye, başkalarına benzemeye özendiriyor.. "Siz, sahip olma, üstün olma tutkusu üzerine düzenini kurmuş olan topluma karşı çıkmadıkça asla bir çözüm bulamazsınız. Siz, sahip olma, üstün olma tutkusundan, güveninizin peşinde koşmaktan vazgeçemedikçe yeni bir dünya yaratmanın yolunu bulamazsınız.. "Özgürlük toplumsal modelin dışındadır. Ama bu modelin bağımlılığından kendinizi kurtarabilmek için bu modelin tüm içeriğini iyice anlamanız gereklidir. Bunu yapmak zihninizin içeriğini anlamakla aynı şeydir.." "İşte bunun için zihin topladığı biriktirdiği herşeyi; bütün alışkanlıklarını, o öykünülen erdemlerini, güven duyduğu herşeyi silecek biçimde her an ölmelidir. Ancak o zaman önceki düşüncelerinin bağlayıcı ağından kendini kurtarabilir. Geçmişi silerek hep genç, hep taze kalır. Hiçbir zaman eskiyip bozulmaz. O zaman, karanlık, yoz düşüncelere zihinde yer kalmaz..

JİDDU KRİSHNAMURTİ

421
1
Bir köpek, (lemmy.world)
submitted 3 months ago by astaresiya to c/bover
 
 

Bir köpek, bir başka köpeğin ağzında bir kemik görünce, ancak kendini güçsüz görürse uzak durur. Oysa insan bir başkasının hakkına, yani ağzındaki kemiğe saygı duyar. İnsansal diye buna derler işte. Diğerine vahşi ya da "egoist" denir.

Max Stirner

422
 
 
423
 
 

“Bu iş bir tek senin başına geldi sanıyorsun; sanki yeni bir şeymiş gibi, neden bunca gezip tozmadan, bunca değişik yerlerde dolaşmaktan sonra içindeki kederi, sıkıntıyı bir türlü söküp atamadın diye şaşıp kalıyorsun! Aslında ruhunu değiştirmen gerek, üstündeki gökyüzünü değil! İster engin denizleri aş, ister Vergilius'umuzun dediği gibi, "Karalar denizler silinsin gözlerden," nereye gidersen git, kusurların da peşinden gelecek. Aynı şeyden yakınan birine Sokrates şöyle demiş: "Bu gezintilerin sana hiç yararı olmuyor diye neden şaşırıyorsun, değil mi ki kendini de birlikte götürüyorsun! Seni yollara düşüren neden, seni bunaltan nedenden ayrı değil ki!" Yeni ülkeler görmen neye yarar, ya da yeni kentler, bölgeler görmen? Bu çırpınışların sonu bir hiçtir yalnızca. Bu kaçışların sana neden yararı olmuyor diye soruyorsun: Kendi kendinle birlikte kaçıyorsun da ondan!”

—Seneca (Ahlak Mektupları)

424
 
 

"...Ama bugün, birtakım aksi yönde nedenlerle, olaylar ve dengeler değişiyor: İdeal beden imajlarının istilacılığına ve baskıcılığına boyun eğdiğimiz bir çağda yaşıyoruz. Riyakârlıklarından gitgide vazgeçen -hiç değilse bu konuda- toplumsal gruplar güzelliğe gitgide daha açıkça değer veriyorlar. İnsanın daha güzel olmak istemesi... Görünüşte hiçbir zararı yoktur bunun. Ama konu çığrından çıktı, çünkü çok önemli ticari kozların nesnesi haline geldi. Eskiden reklam mesajları moda, bedeni gizleyen giysiler çevresinde yoğunlaşıyordu. Bugün doğrudan doğruya, özellikle kozmetik ve plastik sanayileri aracılığıyla bedene odaklanıyorlar. Böylece bazı mesajlar gitgide daha açık biçimde suçluluk duygusu aşılıyor. Bir jimnastik ve zayıflama salonu zinciri, reklam kampanyasında yaptıkları işin etkisini kanıtlama kisvesi altında şu mesajları vermekte hiçbir sakınca görmüyor: 'Elveda pörsük kalçalar', 'Kaloriler yansın', 'Göbek yok artık'... Suçluluk duygusu uyandıran ve pörsük kalçaları kötüleyen bu bombardıman, kadınların kendilerine saygılarını nasıl etkiler?

Bir başka olay: Eskiden birinci sayfalarını düzenli biçimde incelik ve diyet konularıyla dolduran kadın dergileri, bu sayfalara şimdi de estetik cerrahiyi eklediler... Daha güzel olmak için sıra ne zaman klonlamaya gelecek acaba?"

Christophe André

Kendine Saygı (&François Lelord)

425
 
 
view more: ‹ prev next ›