Anti kapitalist Anti faşist Anti sömürgeci Anti mülkiyetçi ekolojist
Hükümet kurma işi asla bir sözleşme işi değil, bir yasa işidir. Yürütme gücünü ellerinde tutanlar da halkın efendileri değil, onun görevlileridir. Halk istediği zaman onları işbaşına getirir, istediğinde işten uzaklaştırır. Onların işi sözleşme yapmak değil, boyun eğmektir.
Jean Jacques Rousseau
Beyaz adam Afrika'ya geldiğinde, ellerinde İncil bizim elimizde ise, topraklarımız vardı. Bize gözlerimizi kapatarak dua etmeyi öğrettiler. Gözlerimizi açtığımızda, bizim elimizde İncil, onların elinde ise topraklarımız vardı.
Jomo Kenyatta
Sahra Çölü'nün başına federal hükümeti (Devleti) koyarsanız, 5 yıl sonra kum kıtlığı baş gösterirdi.
Milton Friedman
Hepimiz, bu hırsızlardan çekiyoruz ne çekiyorsak. Onlar gibi düşünmedin mi, suçlu olacaksın. Hırsıza hırsız, katile katil demeyeceksin. Ya ortak olacaksın ya göz yumacaksın her yaptıklarına. Ölmek kötü değil ki bundan. Bu ne rezil dünya.
Vedat Türkali
"Mülkiyet hakkı Yeryüzünde kötülüğün başlangıcı olmuş, var olduğu günden bu yana insanoğluna tebelleş olmuş suçlar ve sefaletler silsilesinde ilk halkayı mülkiyet oluşturmuştur."
Pierre Joseph Proudhon
Ahlakı zayıf, terbiyesi kıt toplum, içindeki zorbalara ve soygunculara taparcasına hayranlık duyar.
André Maurois
Elias Nin
İran İnsan Hakları Örgütü yeni bir rapor yayınladı, bu rapora göre 2010-2024 yılları arasında 241 kadının idam edilmiş, önemli bir bölümünü tecavüze karşı kendilerini savunan kadınlar oluşturuyor. Raporda iki kadının dosyası örnek olarak verilmiş. İdam edilen kadınlardan Zehra İsmaili’nin dosyasında şunlar yer alıyor: Zehra, tecavüze uğruyor ve hamile kalıyor, daha sonra İran İstihbarat Bakanlığı’nda çalışan komşusuyla zorla evlendiriliyor. İstihbaratçı erkek, Zehra İsmaili’ye evlilik içerisinde tecavüz ediyor, kendisine ve çocuklarına sistematik şiddet uyguluyor ve sonunda erkeği öldürmek zorunda kalıyor. Öldürülen tecavüz ve şiddet zanlısı erkeğin ailesi kısas talep ediyor ve Zehra’nın infazında hazır bulunmak istiyor, öyle de oluyor. Zehra, kendisinden önce idam edilen insanları seyretmek zorunda bırakılıyor, dayanamayıp kalp krizi geçirerek yaşamını yitiriyor ama buna rağmen öldürülen adamın ailesinin sevinç çığlıklarıyla idam sehpasına çıkarılarak ölü bedeni asılıyor. İdam edilen bir başka kadın, Reyhaneh Cabbari. Kendisine tecavüz etmeye yeltenen istihbarat görevlisini öldürmekten idam cezasına çarptırılan Reyhaneh Cabbari, sorgusu sırasında ağır işkenceler görür, nefsi müdafaa olmasına rağmen tecavüzcü istihbaratçının ailesinin de ısrarlı talebi doğrultusunda idam edilir. İran’da idamlar devam ediyor: İran İslam Devleti, şimdi de Kürt aktivist Pexşan Azizi’yi idam etmeye hazırlanıyor. Pexşan Azizi, IŞİD işgali sonrası savaş alanına dönen Kürdistan topraklarında bulunmuş, sosyal dayanışmanın yanı sıra kadınların ve çocukların rehabilitasyonuyla ilgili projelerde yer almıştı. Pexşan Azizi, “İran hükümetine karşı silahlı faaliyetlerde bulunmak” iddiasıyla idam edilmek isteniyor, tutulduğu hapishaneden direnişi ve mücadeleyi büyütme çağrısı yapıyor; O, Kürtlerin onurlu sesidir, sesine ses ol! Sömürgecilerin hapishanelerinde, “Onlar sana vurdukça sen onlara daha çok sarıl, kardeşiz de; bu devlet bizim de devletimiz olsun istiyoruz” diyenlerin değil, Pexşan’ın sesine ses ol!
“Kapitalizme karşı mücadele ettiğimizde, gerçekten kendi insanlığımızdan uzaklaşmamıza karşı mücadele ediyoruz ve bunun tam olarak farkına vardığımızda, sisteme boyun eğme tehlikesine karşı direncimiz güçleniyor. Devrimciler olarak sadece daha iyi bir toplum için değil, insanlığımız için de savaşıyoruz.”
Murray Bookchin
"Covid döneminde, aşıların yan etkisi olabileceğini söyleyen içerikleri kaldırmamız için bizi zorladılar."
Bu açıklamayı daha sıradan biri yapmış olsaydı, bu durum bir komplo teorisi olarak değerlendirilebilirdi.
Vatanseverlik çığlığı atanlara dikkatli bakın! Unutmayın ki; hainlerin son saklanacağı yer vatanseverlik çadırıdır.
Emile Zola
Akla itaat etmeye alışmaları için, çocuklara sorgulayıcı olmayı öğretin: ne kıt zekâların otoritesine ne de ahmakların geleneklerine itaat etsinler.
Eduardo Galeano
Genel nüfus pasif, duyarsız ve esas olarak tüketime odaklandığı veya savunmasızlara yönelik nefrete yöneldiği sürece, güçlüler istediklerini yapabilecek ve hayatta kalanlar sonucu düşünmek zorunda kalacak.
Noam Chomsky
Elon Musk, sömürgeci Beyazlar tarafından işgal edilen Güney Afrika’da dünyaya gelir. 17 yaşına geldiğinde askere gitmesi gerekmektedir, gitmez ama sömürgeci bir devlete askerlik yapmak istemediğinden değil. Bu tutumunu şu sözlerle açıklar:
“Askerlik yapmakla ilgili bir sorunum yok ancak Güney Afrika ordusunda askerlik yapıp siyahi insanları bastırmaya çalışmak bana vakit geçirmek için iyi bir yol gibi görünmedi.”
Yani Afrikalı siyahları öldürmeyi eğlenceli bulmaz, daha eğlenceli, egosunu doyuracak işlere soyunmaya karar verir ve ABD’ye taşınır.
Elon Musk, Avrupalı, Amerikalı sömürgecilerin Güney Afrika’da kurdukları Apartheid Rejimi’ni dünya çapında kurmak istiyor. Bunu kendi adına değil, “Neoconlar” olarak bilinen ekip adına yapıyor. Esasında bu projenin ilk sahibi Alman Naziler idi, 1942 yılında bunu deklare de ettiler ama başarılı olamadılar. Neoconlar, günümüz dünyasının faşizmini temsil ediyorlar lakin 30’lu yılların faşizmi gibi dar kalıplara sahip değildirler. Esneme payı yüksek, dünyayı ilkelerle değil, şirket mantığıyla algılayan, yönetmek arzusunda olan akıl bu. Bu akıl, kişilerin deri rengiyle, milliyetiyle, cinsiyetiyle ilgilenmiyor, dayandığı temel prensip, kişinin işe yarıyor olmasıdır. Örneğin Elon Musk’ın açıktan desteklediği Alman Nazi Partisi AfD’nin şefi Alice Weidel, lezbiyendir ve Sri Lankalı bir başka lezbiyen ile sevgili, birlikte yaşıyor, birlikte büyüttükleri iki çocukları var. Oysa bildiğimiz Nazi ideolojisine göre eşcinsellik hastalıktır, bundan dolayı on binlerce eşcinsel kurşuna dizilmiş ya da yakılmıştı. Elon Musk’ın sözcülüğünü yaptığı yeni faşizm, dünyayı geçici bir yer olarak görmektedir çünkü dünya kaynakları sınırlıdır; kapitalizmin temel itici gücü olan tüketimi uzun yıllar doyuramaz. Mars’ta bir yaşam kurmaya çalışılıyor; önümüzdeki 100 yıl zarfında bunun mümkün olacağı varsayılıyor; bu başarırlarsa dünya bir kolon olarak kullanılacak. Yeni Apartheid Rejimi, ihtiyacı olmayan insanları Covid benzeri virüsler aracılığıyla ortadan kaldıracak, ihtiyacı olanları da ihtiyacı ölçüsünde yaşatacak.
Eğer Mars'ta bir hayat kurulamaz ise de sonuç değişmeyecek; Elon Musk açıkça şunu ifade ediyor:
“Dünya kaynakları bu ölçüde bir nüfusu kaldıracak yeterlilikte değil, önümüzdeki 100 yıl zarfında bu nüfus 2,5 milyara düşmek zorunda.”
Bugün dünyanın nüfusu 8 milyar, 100 yıl sonra en az 10,8 milyar olması bekleniyor, bu demek oluyor ki 8 milyar insan fazlalık olacaktır. Elon Musk ve Neoconlar, bütün bunları saklamadan yapıyorlar, bunu da “Büyük uygarlık Projesi” olarak yutturmayı, krizleri aşabilmenin yegâne yolu olarak pazarlıyorlar. Alıcı da buluyorlar, mesela Neoconların Almanya’daki örgütü olan AfD, en çok da işsizlerden, en alttakilerden, Türklerden oy alabiliyor. Bu da tasarlanan yeni düzende ilk ortadan kaldırılacak olanların ne derece kendi sınıf aidiyetlerine yabancılaştıklarını, dünya nüfusunun çoğunluğunu oluşturanların entelektüel düzeyinin ne kadar aşağı çekildiğini gösteriyor. Tabii bu da Elon Musk gibi yeni faşizmin sözcülerinin daha fütursuz davranmalarını sağlıyor. 9 Ocak 2024 tarihinde Elon Musk’ın sahici olduğu X platformunda Musk ile AfD’nin şefi Alice Weidel canlı yayında yaptıkları konuşmalar bunun bir örneğidir. Hitap edilen kitlenin aklını o kadar aşağı görüyorlar ki alay ederek şunu dahi söyleyebildiler: “Adolf Hitler faşist değil, komünist idi çünkü endüstriyi devletleştirdi.”
Birincisi, endüstrinin devletleştirilmesi komünizm değildir. İkincisi; Hitler, endüstriyi devletleştirmedi, devletin elinde olanı özelleştirdi, özel sektöre devretti. Elon Musk, İngiltere’de hapiste bulunan Nazi Tommy Robinson’ın serbest bırakılmasın istiyor. İngiltere’nin Nazi partisine, parti başkanını değiştirmesi için para yapmayı teklif ediyor. Alman, İngiliz hükümetlerine istifa çağrısı yapıyor. Bir bakıma elinde tuttuğu para gücü ve yaslandığı ABD askeri gücüyle herkesi tehdit ediyor, herkese şantaj yapıyor, her türlü yanalı söyleyebiliyor. Evet, Elon Musk ve onun temsil ettiği aklın gezegendeki yaşama ilişkin planının özeti budur; bu önlenemediği takdirde, Mars’a gidecek uzay gemisine binemeyecek çoğunluk için toptan yok oluş kaçınılmazdır.
Dünyada en değerli ve en kutsal şeyler, hatta iman ve aşk dahil herşey, gösteriş rezaletiyle karşı karşıyadır.
Ali Şeriati
“Sadece kendinle bir şey yapabilirsin. Dünyadaki başka kimseyi değiştiremezsin, sadece kendini değiştirebilirsin. Mümkün olan tek devrim budur. Mümkün olan tek dönüşüm kişinin kendisinin olandır.”
Osho
"Bana göre milliyetçilik, militarizm ve saldırganlığın idealist bir bahanesinden başka bir şey değildir."
Albert Einstein
Nüfusun yaşam standardı, belli bir geçim düzeyinin altına inerse, bunun sonucunda bir dilenci ordusu yaratılır.
David Harvey
Elias Nin
Bu sözler, Hizbullah’ın kurucularından olan Subhi Tufeyli’ tarafından sarf edilmiş. Diyor ki; “Yılanın başını küçükken ezin!” Ne kadar da tanıdık bir söz! Tanıdık çünkü bu söz, 646 -724 yılları arasında yaşamış, Oğuz Türklerinden olduğu kabul edilen Tonyukuk’a ait. Bugün de Türklüğün amentüsüdür. Gelelim Hizbullah liderinin “Kürtleri öldürün” fetvasına:
“Kürt yılanının başını kesin. Bu yapılırsa Suriye’deki her şey bitecek, Süveyda ve diğer bölgelerdeki aykırı sesler kesilecek.”
Hizbullah lideri, henüz kafası kesilmeyecek Kürtler için de şu çağrıyı yapıyor:
“Kürtlerin bir kısmı, Irak ve Lübnan benzeri federal sistem talep etmeye teşvik ediliyor. Bu Suriye’nin yıkımı demektir. Suriye’deki Kürtler Siyonizm ve Amerika’nın maşası olmamalı.”
Bütün bunları söylerken asıl istediği şudur: “Kürtler, son bin küsur yılda olduğu gibi bundan böyle de İslam’ın kılıcı olsun, İslam adına suç işlesinler!”
Hizbullah lideri Kürtleri tehdit olarak görüyor çünkü Ortadoğu’da İslam karanlığına son verecek en önemli yerli güç Kürtlerdir. Ulusal varlığını sürdürmek isteyen Kürtler, istemeseler de bunu yapmaya mahkûmdurlar; zira İslam’la çatışmadan Kürt ulusçuluğu var olamaz. İslam’ın fetvacısı Tufeyli’nin, “Siyonizm ve ABD maşası” iddiasına gelecek olursak; tarih bize şunu gösteriyor: Son 100 yıl boyunca gerek Ortadoğu’da gerekse de İslam’ın güç olarak var olduğu diğer ülkelerde emperyalizmin en kullanışlı silahı hep İslam olmuştur, bugün de öyledir. Mesela İran’da Mollaları, Afganistan’da Taliban’ı, Suriye’de HTİ’yi, Suudi Arabistan, Katar, Kuveyt gibi ülkelerde İslamist aşiretleri devlet yapan emperyalizmdir. İslamcı katiller, petrol zenginliklerini kontrol etmek, kendilerinden olmayanlar, kadınlar üzerinde hâkimiyet kurmak, onlara zulüm yapmak adına emperyalizmle işbirliği yapıyorlar. Kürtler ise hayatta kalmak, ulusal varlıklarını sürdürmek ve kendi geleceklerini tayin edebilmek için ABD, İsrail gibi ülkelerle birlikte çalışıyorlar. Ezcümle; İslam’ın suç ve çıkar ortağı olmayan kime sorarsak soralım, alacağımız cevap şu olur:
“Kafası ezilmesi gereken Kürtler değil, Cihadistlerdir!” https://www.instagram.com/p/DEmhhg1NYdd/
